15 Temmuz 2008 Salı

kuvay-i milliye

türk eğitim sistemi'nin, hamaset edebiyatçılarının, siyasetçilerin, askerlerin, bir takım "aydın" ve yazarların öyle ya da böyle içini boşaltmaya ve erozyona uğratmaya çalıştığıdır. netice itibariyle; kanla türk bayrağı yapmakla, "kurtuluş savaşı abartılmıştır" demek arasında bir fark göremiyorum.

milliyetçilik, gayri-müslim düşmanlığı, vatan elden gidiyor paranoyalarımız, cahilliklerimiz, varoşların katil yetiştiren okullara dönüşmesi hepsinin nedenleri var, hepsinin neden-sonuç ilişkisi kurulabilir. fakat, kurtuluş savaşı abartıldı, zaferler büyütüldü, hepimizi bu yalanlarla uyuttular, anestezi altındayız, uyanın gibi histeriye varan saptamaların varlığı karşısında seyirci kalmak giderek zorlaşıyor. seyircisiz histeri olmaz, bu hareketlerin de bir neden-sonuç ilişkisi vardır ve zamanla anlaşılır.

antepliler/urfalılar/maraşlılar fransızları yenilgiye uğratmamıştır. elbette bundan bir zaferdir diye bahsedilemez. kuvayi milliye ruhu; silahı, yiyeceği ve başında devleti olmayan bir halkın büyük ülkelerin, büyük ordularına teslim olmak yerine mücadele yolunu tercih etmeleridir, inisiyatif kullanmalarıdır.

antep yenileceğini bile bile 11 ay mücadele etmiştir ve sonuçta da yenilmiştir. yiyeceksiz ve silahsız 11 ay bir orduya karşı koymak ne demektir bilir misiniz? aptallık değil mi? oysa düşman askerini gördükleri gün şehrin altın anahtarını sırmalı, kadife bir yastığın üstünde teslim etmeleri gerekirdi. fakat o zaman nazım hikmet kara yılan'ı, kuvayi milliye destanını yazamazdı.

o zaman fransız askerine karşı bir zafer kazanılmamıştır, bir mucize gerçekleşmemiştir. mücadelenin verildiği her yerde olduğu gibi...

biraz okuyan, biraz düşünen, biraz sorgulayan herkes; türk eğitim sisteminin, geleneksel türk hamasi siyasetinin, darbe edebiyatının boyalı/cilalı dayattıkları, 2. cumhuriyetçilerin, karşı devrimcilerin tezleri ile gerçeklerin arasındaki farkı ayırd edebilir/ayırd edebilmeli.
(bkz: biz artık o ulus değiliz)
16.01.2008

Hiç yorum yok: